Bilindiği üzere ülkemizde her gün yüzlerce trafik kazaları yaşanmaktadır. Trafik kazaları neticesinde, araçlarda hasar meydana gelmekte, insanlar yaralanmakta ve hatta hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de resmi verilere göre, 2021’de 187 bin 524 ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Bu kazalarda 2 bin 422 kişi kaza yerinde, 2 bin 941 kişi ise kaza sonrası hayatını kaybederken 276 bin 935 kişi yaralanmıştır. 2020’de ise vefat sayısı 4 bin 866 olmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmektedir.
Motorlu taşıtı işletenler yönünden konu ele alındığında, meydana gelen ölümlü, yaralanmalı ve eşya zararından dolayı kanunen motorlu taşıtı işleten sorumlu olup bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Fakat bu zararların tazmin edilebilmesi, işletenin ekonomik gücüne bağlı olduğu da bir gerçektir. Bu durumun hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabileceğini öngören kanun koyucu, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü düzenlemiştir.
Yaşanan trafik kazaları sonrasında zarar gören vatandaşlar, zorunlu mali mesuliyet sigortası teminatı kapsamında hukuki yollara başvuru yaparak, uğradıkları zararın karşılanması amacıyla hak arayışına girmektedirler.
Mali sorumluluk sigortası, sigortanın konusunu oluşturan riskin gerçekleşmesi neticesinde sigortayı yaptıran kişinin hukuken sorumlu tutulabileceği tazminatın sigorta şirketi tarafından teminat miktarı ile sınırlı olarak ödenmesini garanti altına alan sigorta türüdür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi çerçevesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu belirtilmiştir. Kanunun ilgili maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar arasında olan değer kaybı tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı ve sürekli sakatlık tazminatına ilişkin esaslar düzenlenmiştir.
Davaya konu kanun maddesinin ikinci cümlesinde zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamındaki tazminatlar arasında olan değer kaybı tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı ve sürekli sakatlık tazminatının hesaplanmasına ilişkin esaslar düzenlenmiştir. İptal edilen bu düzenlemelerde, değer kaybı tazminatının trafik kazasına uğrayan aracın; piyasa değerinin, kullanılmışlık düzeyinin, hasara uğrayan parçalarının ve hasar tutarının dikkate alınarak hesaplanması öngörülmüştür.
Değer kaybı tazminatı, bir eşyanın haksız fiilden kaynaklı hasar sebebiyle değerindeki azalmayı karşılayan tazminattır.
Motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması halinde işletenin ve kazadan dolayı olası sorumlu diğer kişilerin tazminat borçlarının kapsamı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmektedir. Trafik kazaları haksız fiil niteliğindedir. Kazalardan doğan söz konusu zararların tazmininden dolayı sorumlu olan kişilerin tazminat sorumluluklarının hesaplanması farklı kurallara tabi kılınmıştır. Bu durum da zarar görenin gerçek zararının karşılanmaması riskini ortaya çıkarmaktadır.
Bu çerçevede, işleten ve olası diğer sorumluların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre yapılan hesaplama neticesinde, tazminat borçlarının kapsamı ile sigorta şirketinin işbu dava konusu kurallara göre hesaplanan tazminat borcunun kapsamı farklılaşmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’na göre hesaplanan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının dava konusu kurallara göre yapılan hesaplamadan yüksek bir miktarda olması halinde üçüncü kişilerin zararının, bu zararı teminat altına alması amacıyla yapılan zorunlu mali mesuliyet sigortası tarafından karşılanmaması ihtimal dâhilindedir. Bu husus, zarar gören kişi aleyhine sonuç doğurmakta ve karayolu zorunlu trafik sigortasının amacı olan mağdurun gerçek zararının karşılanması hedefi ile bağdaşmamaktadır.
İşbu sebeple, 14.02.2023 tarihli ve 32104 sayılı T.C. Resmî Gazete ’de yayınlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 2021/82 E., 2022/167 K., 29.12.2022 T. Sayılı ilamı neticesinde söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olması ve bunun sonucunda ilgililerin haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle zarar görenlerin haklarının korunmasına yönelik olarak anılan kanun maddeleri hakkında iptal kararı verilmiştir.
Söz konusu Anayasa Mahkemesi kararı gerekçesinde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının belirlenme esaslarının düzenlendiği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu tutulmasının amacının motorlu taşıtların işletilmesinden kaynaklanan zararların tazmin edilmesini sağlamak olduğu, söz konusu tazminatların belirlenme esaslarının ise, üçüncü kişilerin yaşam ve mülkiyet hakkı kapsamındaki gerçek zararlarını karşılamaktan uzak olduğu, motorlu taşıtı işleten kişinin motorlu taşıt işletilmesinden kaynaklanan menfaatleri ile üçüncü kişilerin motorlu taşıt işletilmesi nedeniyle zarara uğramaları halinde bu zararların tazmin edilmesindeki menfaatleri arasında dengenin sağlanması gerektiği, devletin kişilerin temel haklarını koruma yönündeki pozitif yükümlülüğünün de bunu gerektirdiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu beyan edilmiştir.
İşbu gerekçe ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin 2. cümlesi ile 90. maddenin 2. fıkrası iptal edilmiştir. Anılan kanun hükmü düzenlemeden önce şu şekildedir;
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Bu tazminatlardan,
a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,
b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen ıskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,
c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,
hesaplanır. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.”
Fakat söz konusu kanun hükümleri iptal edildiğinden ilgili hükmün güncel hali aşağıdaki gibidir:
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda (…) öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda (…) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”